Aşk, sakızdan çıkan sözler kadar basit olmaya devam ettikçe, insanlar da onu çiğneyip tükürmeye devam edecekler. Belki de aşk asla kullanılmamalıydı cümle içinde, zaten bir daha gönül koymak mı ortaya, tövbe! Dilek tutman için yıldızların kayması mı gerekiyor illa ki? Gönlüm gönlüne kaydı yetmez mi?
Eskiden karanlıktan korkar yağmurdan ürperirdim şimdi karanlıklar
sırdaşım yağmurlar göz yaşım oldu. Hüzün yakışmıyor bu aşka gülüm.
Hüzün yakışmıyor ama: Gece sen yoksun ve ben
burdayım. Aşk diye birşey yaşıyorum. Ne tek taraflı demeye dilim var. Ne de
karşılıklı olduğuna ispatım. Dünde, bugünde, yarında? Yüreğin kadar yanındayım
Kendini yalnız hissettiğinde elini kalbine koy; ben hep ordayım! Eğer, gözlerin
görüyor ve kulakların da duyuyorsa; Sen aşık değilsin ve olman da imkansız.
İnsan iki şeyi saklayamaz: Sarhoş olduğunu ve aşık olduğunu. Sonunda aşk acısı
olsa da sev, çok sev.
Yürekten akan sözler yüreğe akar. Ağızdan çıkan sözler ise bir kulaktan girer bir kulaktan çıkar. Bu gece bir gözyaşı medeniyeti kuruyorum. Karşı durdukça büyüyen devleşen ve bütün engellemelere rağmen beni de yutmaya hazırlanan bir medeniyet. Ama dörtnala giden bir atlı gibi sökün ediyor yaşları; dizgin ne fayda? Sus be yüreğim, ben de biliyorum özlediğimi; Sus da bilmesin özlendiğini..
Asla aşk acısı çeken birine aşık olmayın; Çünkü o kişi yaralıdır ve yarabandı olarakta sizi kullanır. Temiz yürekli insanlar hiçbir zaman rahat hayat yaşayamazlar, çünkü kendilerini başkalarının mutluluğu için feda ederler. Aşk’a sınır koyamazsın ve aşık oldun mu kalbinin esirisin onun sürüklediği yerdesin; sana acı çektirse bile..
Bazı aşklar okyanus gibidir. Görmesende sonunun bir yerde bittiği ni bilirsin, şimdi okyanuslar bile kıskanır sana olan sevgimi, görmesemde biliyorum sonunu sonsuza dek bitmeyecek.
Mürekkepten denizler,
kağıttan gemiler yaptım. Sonra ismini her yere yazdım. İsmini yazınca seni
sevdiğimi sandın, ben seni sevmedim sana taptım!
Aşk kaçmaktan çok kovalamak, görmekten çok
özlemek, gitmekten çok beklemek, dokunmaktan çok düşünmektir. Bir kadın aşka
inanmıyorum derken, aslında tek bir şey söylemek istiyordur:”Hadi beni aşka
inandır.”
Eğer gökyüzü bir parça kağıt,
deniz bir şişe mürekkep olsaydı yine de sana olan duygularımı yazmaya yetmezdi.
Aşk’a yalan deme! Eğer öyle ise; Yusuf ile Züleyha’nın kur’an da işi ne.
Beni hep yanlış anladın zaten
sen. Geleceğim ol demiştim sana. Gel ecelim ol değil. O yokken “hayır
sevmiyorum, unuttum” deyip, onu görünce elin ayağın birbirine dolanıyorsa;
aşıksın işte..
Geceleri uyuyamıyorum.
Uykumun bu rüyayı bölmesinden korkuyorum. Düşlerimin sensiz kalacağından,
kabusların çevrelediği hayatımın etmediğimiz bir usturayla geceyi doğramasından
korkuyorum. Aşk ateşten bir parçadır; önce ruhunu aydınlatır, sonra bedenini
ıstırtır..
Aşk her biri ayrı telden
çalan notasız orkestra önünde iki kişilik muhteşem bir “çift-solo”
geçebilmektir. Bir deryada boğulmak, bir semada kaybolmak, bir kumsalda
uzanmak, aşka dair savrulmak..
Aşk dilin olup ta konuşamamak, kulağın olup ta duyamamak,
ölüp te yerinden kalkmaktır.
Sevgilim bil ki senden uzak
ne güzellikleri avutur beni bu şehrin, ne de yıldızlı aksamları! Özlemin bir
nehir olmuş yarar girer içimde ki dağları! Bir çift yeşil göz yüzünden içimde
bir sonbahar acıyor; öyle acıyor ki, acılar acısız kalıyor, mevsimler üstüme
devriliyor, kışlar kışsız kalıyor. Ne garip değil mi?
İkimizinde birer kalbi var,
seninki sen de, benimki seninkinde.. İyi ki varsın sevgilim. İyi ki varsın ve
var olmanın anlamı seninle bütünlendi. Hasrete tutsak, hasrete ketum yüreğimde
aşk şarkıları fısıldatan kudretinle iyiki varsın.
Bulutlara uzanan ellerini istiyorum. İçimde
gülleri kıskandıran sevgimle yani, ömrümün son sevdasıyla tutmak ellerini.
Dağları senin yoluna devirdim ben. Kayalara tutunan birer dev aynası kondurdum
gözlerine. Rüyalarımı süsleyen eşsiz varlığınla gülümse, uzaklaşma gözlerim
kayıp gidince benden..
Yoluma çok aşk çıkar benim
daha, ben aklıma koyduktan sonra.. Sen kendi derdine yan! Acaba bulur musun bir
ben daha..
Şimdi ne çok isterdim elinin
sıcaklığını. Yüzüne dokunmayı. Sahi yüzüne dokununca çoğalıyor gülüşlerin.
Gülüşlerin acının önünde kumdan kalelere dönüyor. Üflesem ardında masum ve
mahzun bir yürek tepeciği görünecek.
Acı ve hüzün bir yıldız kadar uzak, mutluluk
göz bebeğin kadar yakın olsun Umutların gerçek, gerçeklerin mutluluk,
mutlulukların sonsuz olsun.
İranlı bir şair der ki: “Aşka
uçarsan kanadın yanar.” Mevlana der ki: “Aşka uçmadık tan sonra kanat neye
yarar?” Yunus Emre de derki: “Aşka vardıktan sonra kanadı kim arar?” Aşk’ın en
adaletsiz yanı nedir bilir misin?
Bir gün bana soracaksın: Ben mi? yoksa Hayat mı? diye, ben
de hayat diyeceğim. Bana küsüp gideceksin, ama hiçbir zaman bilmiyeceksin ki
sen benim hayatım’dın.
Aşkı tarif edemez kimse sadece yaşanarak öğrenilir.
Tek bir bedduam var;
“Sarıldığın her insanda beni hatırla”
Aşık olmam derken.. Gülüşün rezil etti beni.. Evet aşk
kelimelere sığmaz anlatmak mümkün değildir. Ama hadi yaşayamıyorsan bunu nasıl
anlayacaksın o zaman sözlerde olmasa yani dayanılmaz bu hayata çok teşekkür
ediyorum bu sözleri yazan kişilere..
Aşk onunla benim baş harflerimiz demek.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder